European Angel Capital EXPO’ya katılmak üzere Türkiye’ye gelen Keiretsu Forum kurucusu ve CEO’su Randy Williams, Wall Street Journal Türkiye ile Keiretsu Forum’un kriterlerini ve melek yatırımcılığı anlatan bir söyleşi gerçekleştirdi.
European Angel Capital EXPO vesilesiyle Türkiye’ye gelen Keiretsu Forum kurucusu ve CEO’su Randy Williams, Wall Street Journal Türkiye’den Akın Aytekin ile yaptığı söyleşide melek yatırımcılığı, Türkiye’deki yatırım ortamı hakkında ne düşündüğünü, Türkiye’deki yatırımcılara fon sağlamak için ne gibi kriterleri olduğunu anlattı. Röportajında Randy Williams “Farklı şeyler deneyelim, fakat başarısız olursak yolumuza devam edelim ve her seferinde başarıya doğru gitmeye çalışalım” diyerek girişimcileri cesaretlendirdi. Verdiği röportajda Williams “melek yatırımcılığı”, Türkiye’deki yatırım ortamı hakkında ne düşündüğünü, Türkiye’deki yatırımcılara fon sağlamak için ne gibi kriterleri olduğunu da anlattı. Williams “En önemli prensiplerimizden bir tanesi şu ki şirketlerin büyüyerek bir süre sonra kendi bölgelerinin dışına çıkmasını görmektir. Yani İstanbul’daki ve Türkiye’deki şirketlere yatırım yapmak istiyoruz ve onların da kendilerini büyütmelerini istiyoruz” dedi.
“Melek yatırımcı” ağınızı nasıl tanımlarsınız?
Bizler 34 kurumdan oluşan ve 3 kıtaya yayılmış bir ağdan oluşuyoruz ve maceramız Eylül 2000’de Silikon Vadisi’nde başladı ve o zamandan bu yana organik olarak büyüdük.
Kaç kişiyle başladınız bu girişime?
Keiretsu Forum’a en başta 20 arkadaşla beraber başladım ve başlama nedenim de yatırım alanlarında uzmanlıktan noksan olmamdı. Emlak üzerine kariyer yaptıktan sonra yatırımlarımı teknoloji üzerinde de çeşitlendirmeye çalıştım ve hem kendimi hem de arkadaşlarımı daha iyi yatırımcılar yapabilmek için “sürü zekası” olarak tanımladığım bir mantık paylaşımı oluşturmak istedim.
Peki emekli olduktan sonra böyle bir girişime başlamak için ilhamı nereden ve nasıl aldınız?
Bana bu konuda ilham veren şey kendi etrafımı benden daha zeki insanlarla doldurmak istememdi ve benim faydalandığım şeyden bizim 1,400 diğer üyemiz de faydalanıyor; yatırım yaparken ortak bir akıl. Çünkü biz hem çok riskli hem de fırsatçı yatırım yapıyoruz o yüzden bunu birbirimizle yapmamız daha iyi. Fakat Keiretsu Forum’da faydalandığımız “sürü zekası”ndan herhangi bir komisyon veya başka bir şey almıyoruz. Yani yatırım yaptığımız şirketin gelirinin yüzde 100’ü kendilerine gidiyor. Bu bir üyelik topluluğudur.
Grubunuza üye kabul ederken ne gibi kriterlere bakıyorsunuz?
Bir üyenin kendi topluluğunda tanınır, güvenilir ve saygı duyulur olması lazım. Bu en önemlisi. Bundan sonra şirketlerin büyümesine bütün kalpleriyle destek verebilmek için zamanlarının olması gerekiyor. Yani “mükemmel üye”nin zamanı, sermayesi ve şirketlerin büyümesine yardımcı olabilmesi için samimi bir şekilde yardım etmesi ve bunu yalnızca sermayeyle değil, aynı zamanda kaynaklarıyla da yapması lazım.
Üyeleriniz genelde gelişen piyasalardan mı yoksa gelişmiş piyasalardan mı geliyor?
“Mükemmel üye” olarak tanımladığımız kişinin zamanının olması gerekiyor ve belirli bir miktar likiditeye sahip olmaları gerekiyor. Şimdi kazandıkları paradan girişimcilere vererek bu genç girişimcilere yalnızca sermaye bakımından değil aynı zamanda uzmanlık ve tecrübeleriyle de yardımcı olarak şirketlerin büyümesine yardımcı olmaları gerekiyor.
Gelişen piyasalar veya az gelişmiş ülkelere yoğunlaşmak gibi bir hedefiniz var mı?
Üye portföyümüz çok derin ve farklılık gösteriyor. Üyelerimiz başarılı bir geçmişe sahip oluyorlar ve bir süre sonra yatırımlarını çeşitlendirmek istiyorlar. Fakat en önemli prensiplerimizden bir tanesi şu ki şirketlerin büyüyerek bir süre sonra kendi bölgelerinin dışına çıkmasını görmektir. Yani İstanbul’daki ve Türkiye’deki şirketlere yatırım yapmak istiyoruz ve onların da kendilerini büyütmelerini istiyoruz.
Türkiye’yi yabancı yatırımcılar için çekici bir ekonomi olarak tanımlar mısınız?
Kesinlikle.
Neden?
Çünkü buradaki harika şirketlerin çoğunun artık küresel olmaya ihtiyacı var. Aslında küreseller ama biz onlara var olmadıkları bazı piyasalarda yardımcı olabiliriz. Örneğin Çin’de veya Singapur’da veya Kuzey Amerika’da olmayabilirler, o yüzden biz onları sermaye ve kaynaklarımızı kullanarak nerede isterlerse orada büyümelerini sağlamak istiyoruz. Mesela İspanya’da bize bağlı 4 branşımız var. O yüzden yalnızca sermaye değil kaynak olarak da orada katkı sağlayabiliriz.
Yeni açıklanan reform paketinde “açık ekonomilerin” ne kadar önemli olduğunun altı çizildi. Sizin bu konuda verebileceğiniz öneriler var mı? Veya dikkatinizi çeken ve küresel ekonomiye daha iyi entegre olabilmek için üstesinden gelinmesi gereken zorluklar var mı?
İnternete giriş. Yani iPad’imden internete bağlanabilmek için kendimi tanıtmak zorunda kaldığım ve internete bağlanabilmek için yapmak zorunda kaldığım onca şeyin biraz elverişsizlik yarattığını düşündüm. İstanbul’da gördüklerimi çok sevdim fakat Başbakan’ın önderliğinde daha açık bir yer haline getirilirse çok daha fazla büyüme potansiyeli var.
Yani bürokrasi mi fazla demek istiyorsunuz?
Evet. Yani Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum ama aynı zamanda bizim DNA’mız bir şeyi “hemen yap” dürtüsü veriyor. Demek istediğim bir şirkete yatırım yaptığımız zaman onun büyümesi için 7-8 yıl beklemek istemiyoruz, bekleme süremiz 2-3 yıl oluyor. Örneğin, Google ’ın “hızlı iflas” diye bir prensibi var. Yani iflas normal ve olağan bir şey ama iflas edecekseniz eğer çok beklemeyin, hemen edin ve bir sonraki projeye bakın. Ben de öyle hissediyorum; farklı şeyler deneyelim, fakat başarısız olursak yolumuza devam edelim ve her seferinde başarıya doğru gitmeye çalışalım.