Ali_Ozgen_1Makinelerin insan ırkını tehdit ettiği bir gelecek mümkün mü?
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte geleceğe yönelik öngörüler de gün geçtikçe korkutucu bir hal alıyor. Makinelerin önce insanların işlerini ele geçirdikleri daha sonra da insan ırkını tehdit ettiği distopya tablosu kader mi? Neler yapılabilir?

Makineler Yönetimde

Robotların kontroldan çıktığı ve dünyayı ele geçirdiği filmler her zaman çok ilgi çekmiştir. “2001: Uzay Macerası”nın insanları teker teker öldüren bilgisayarı, “Ben Robot”ta binlerce robotun dünyayı ele geçirmeye çalışması ve son olarak da 2015 tarihli “Ex-Machina”in, yapımcısını öldüren yapay zekalı insansı robotu.

 

Endişenin büyüğü; makinelerin insanlar tarafından programlandığı bir aşamadan, bu filmlerdeki gibi yapay zekaya kavuşup kendi kararlarını alabilecek ve eyleme geçebilecekleri bir aşamaya geçmeleri. Bu aşama, işin bilim-kurgu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğü nokta. Zeki makinelerin yaygınlaşmasıyla ilgili uyarılar yakın geçmişte sırasıyla ünlü birer teknolojist, bilim adamı, ve girişimci olan Bill Gates, Stephen Hawking, ve Elon Musk tarafından dile getirildi. Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler, ilk akıllı robotun 2030 yılı civarında yapılacağını gösteriyor. İlk akıllı robot, insanlar tarafından yapıldıktan kısa bir süre sonra benzerlerini kendisinin yapacağı ve böylece bir “robot nesli”nin ortaya çıkacağı öngörülüyor. Bu gidişatın kaçınılmaz olduğunu ve insanla makinenin bir noktada birleşeceğini savunan bir grup da var. Bu grubun başını girişimci ve Google’ın Baş-Bilimadamı Ray Kurzweil çekiyor. Bu kişiler, insan bilincini makinelere aktararak sentetik bir vücutta ölümsüze yakın bir hale gelmeyi düşlüyorlar. Tabi buna artık insan denebilirse!

 

ADIM ADIM GELEN MAKİNELER
Makinelerin dünyayı ele geçirmesinden önceki endişe ise insanların işlerini ele geçirmeleri. Tom Davenport, HBR Haziran 2015 sayısındaki makalesinde otomasyonun üç evresinden bahsediyor. 19. yüzyıldaki birinci evre, makinelerin kirli ve tehlikeli işleri üstlenerek insanları bir zorluktan kurtarması. Sanayi makineleri ve dokuma tezgahları bu kapsama giriyor. 20. yüzyıldaki ikinci evre, makinelerin monoton işleri üstlenmesi. Rutin hizmet işlemleri bu kapsamda. 21. yüzyıldaki üçüncü evre ise makinelerin artık kararları kendileri alması. Akıllı sistemlerin insanlardan daha iyi, güvenilir ve hızlı seçimler yapması ise bu kapsamda. Birinci evrede sanayi işçilerinin işleri, ikinci evrede rutin ofis işleri makinelere geçmeye başladı ve bu süreç devam ediyor. Üçüncü evrede ise ilk defa zeka gerektiren beyaz yakalı işlerde de makineler yetkin hale gelmeye başladılar.

 

Geçmişte ucuz işgücünden yararlanmak amacıyla Çin ve Hindistan’a göç eden “işler”, iş olarak değil, otomatik fabrikalar olarak geri dönebilir. Çünkü üretim maliyetinde bir avantaj kalmadığı noktada, pazara en yakın yerde üretim mantıklı hale gelecektir. Makine ve ekipmanın fiyatları düştükçe şirketler paralarını işgücüne değil, yatırıma yönlendirmeyi tercih ediyorlar. Ülkeler bazında GSMH ve verimlilik arttığı halde iş imkanları ve ücretler artmıyor. Teknolojik gelişme, niteliksiz ve rutin işleri yapanlardan başlayarak bazı insanları gereksiz hale getiriyor.

 

PATRONUNUZ BİR MAKİNE OLABİLİR
Bugün bazı insanlar farkında bile olmadan bir makine için çalışıyorlar. Örneğin dünya çapında yaygınlaşan ve çok sayıda şöföre kontratla iş yönlendiren Über’de şöförlerin sisteme girişini bir makine onaylıyor, ödemelerini bir makine yapıyor ve sistemden çıkarılmalarına da bir makine karar veriyor. Bu bir gelecek senaryosu değil, bugün olan birşey. Yakında birçok insanın patronu bir makine olabilir. Benzer bir şekilde bazı çalışanların yerini akıllı makineler alabilir. Yapay zekanın birgün geleceği biliniyordu. Soru, bunun olup olmayacağı değil, ne zaman olacağıydı.

Yapay zeka ile birlikte otomasyon çıtası, bilgi işçileri düzeyine gelmiş bulunuyor. Teknoloji araştırma ve danışmanlık şirketi Gartner, bugün tepe yöneticilerin yaptığı birçok işin dahi makinelere geçeceğini öngörüyor. İnsan-makine ilişkisinde öne çıkan temalar; makinelerin insanların işini yapması, makinelerin birbiriyle iletişimi, vücudunun bir kısmı makinelerle değiştirilmiş insanlar, robot duygusallığı, ve ölümsüzlük. Makinelerin insan yeteneklerine yaklaşmasını destekleyen bazı teknolojiler; biyonik ve prostetik, robotik, yapay zeka, 3D-Baskı, otomatik öğrenme, nesnelerin interneti ve sensörler.

 

İnsanlara hizmet için hayata geçirilen makinelerin önce insanların işlerini daha sonra da insan ırkını tehdit ettiği bu distopya tablosu kader mi? Neler yapılabilir? İlk aşamada yapılması gereken makinelerin insanların işini yok etmesine değil, her ikisinin de üstün taraflarını kullanacak şekilde insanların makineyle birlikte çalışarak iş pastasını büyütmelerine odaklanmak. Daha sonra insanların üst-düzey yaratıcılık, inovasyon yeteneği ve içgörü, duygusal yetenek, hissetme ve kişilerarası ilişkiler gibi üstünlüklerini daha da bilemek. Son olarak da insanla tamamen aynı yeteneklere sahip bir makine üretmeye çalışmaktan vazgeçmek. Teknolojiyi insanlık için geliştirmek ve atom bombasının zamanında nasıl bir faciaya neden olduğunu unutmamak.

 

“Bugün tepe yönetiminin yaptığı birçok iş dahi makinelere geçebilir.”

Ali Özgenç
Keiretsu Forum Türkiye YK Üyesi
ali@algoritmaconsulting.com