“Eğitimin geleceğinde yön Kişiselleştirilmiş Öğrenmeye doğru”
İnovasyonda ileri gitmiş ülkelere bakıldığında hemen hepsinin eğitim konusunda iyi bir düzeyde oldukları görülebilir. İnovasyon sonuçta bireylere bağlı olduğundan iyi yetişmiş bireylerin olduğu bir ortamdan daha fazla inovasyon çıkmasından daha normal bir şey olamaz. Aslında toplumun ekonomik, sosyal, teknolojik her alanda ileri gitmesinin temelinde de eğitim kalitesi yatar.
Üç yıl önce “Eğitimde İnovasyon” başlıklı bir yazı yazdım. Bu yazıda özellikle üniversite düzeyinde eğitimin İngilizce bilen bir kesimden başlayarak demokratikleşmesine değindim. ABD’nin önde gelen üniversitelerinin önayak olduğu Kitlesel Açık Çevrimiçi Kurslar sayesinde isteyen çok kaliteli bir öğrenme fırsatı yakalamıştı. Coursera, Udacity, Khan Academy gibi bazı kuruluşlar da ortaya çıkarak bu programlar etrafında eğitimi sistemleştirmeye, sınavlar yapmaya, sertifikalar vermeye başladılar. Pahalı üniversitelere erişemeyen fakat onların kurslarından yararlanmak isteyenlere bir fırsat doğdu.
EĞİTİM DEĞİL ÖĞRENME
Öte yandan bu kuruluşların yaptığı, eski dünyada olan dersleri, sınavları, ve sertifikaları sanallaştırmaktan ibaret kaldığı için eleştiri konusu oldu. Bu programlar gerçek birer sosyal inovasyon olmakla beraber eski, fabrika modeli eğitim sisteminin bir devamı olarak görüldü. Bu süreçte, eğitimde inovasyon konusu özellikle K-12 denilen üniversite-altı eğitim düzeyinde hız kazandı. Aslında eğitim gibi bir sosyal süreçte inovasyona son aşamalardan değil temelden başlamak daha doğru. Eğitimde K-12 düzeyinde inovatif bir anlayışla büyüyen çocukların sonraki aşamalarda da yaratıcı ve inovatif olacaklarına şüphe yok.
Eğitimde inovatif yaklaşım bireye daha fazla rol vermeye, bireyle grup çalışmalarını dengelemeye, öğretmenden öğrenmeyi yalnızca işin bir parçası olarak görmeye dayanıyor. Bu yaklaşımda eleştirel düşünme ve tartışma, problem çözme, elle yapma, yalnızca “ne”yi değil “niçin”i de öğrenme ön planda. Eski eğitim anlayışı öğrencileri kitlesel olarak proses edip ortalama performansı hedeflerken, yeni anlayış eğitimi değil öğrenmeyi, dolayısıyla her bir öğrencinin performansını hedefliyor.
Eğitim denen şey bir insan kitlesi üzerine uygulanırken, öğrenme bireysel bir faaliyet. Deneyimsel, içine dalınan, ve sonuca varmak için tekrarlar gerektiren bir süreç. Her kişinin özgün yetenekleri, tercihleri, ve öğrenme stili var. Gerçek bir öğrenme, içten gelen bir motivasyonu, içe bakmayı, ve dünya ile düşünceli bir etkileşimi gerektiriyor. Eğitim mantığından öğrenme mantığına geçtiğimiz zaman klasik okul eğitimi paketini açmak ve parçalara bölmek mümkün oluyor. Bu şekilde paketin bir kısmı eski modelde sağlanamayacak bir ölçek ve maliyetle sunulabilirken eskiden öğrencilerin kafasına bir şey yüklemekle geçirilen saatler bireysel destek ve grup çalışmaları için kullanılabiliyor.
Öğrenme aynı zamanda bireye sorumluluk yükleyen bir faaliyet. “Her Çocuğa Bir Bilgisayar” Vakfının kurucusu Nicholas Negroponte şöyle diyor: “Eğer Etiyopya’daki çocuklar okul olmadan okumayı öğrenebiliyorlarsa, bu bize New York’da okul olduğu halde öğrenemeyen çocuklar hakkında ne söylüyor?”. Kanada British Columbia’da öğrencilerin kendi tutkularını keşfederek kendi öğrenme süreçlerinin kontrolünü ele almalarını sağlayan bir K-12 eğitim modeli geliştirilmiş ve uygulanıyor. Bu modelde öğretmenin kılavuzluğu altında evde öğrenme ve yerel ve online gruplar kullanılıyor. Kişi hangi yaşta olursa olsun kendi öğrenme sürecini kendi eline almalı, sorumluluğu başkasında aramamalı.
HARMANLANMIŞ ÖĞRENME MODELİ
Teknoloji mutlaka işin bir parçası. Özellikle çevrimiçi öğrenme için kullanılan online kurslar teknoloji sayesinde gerçekleşiyor. Teknoloji aslında aynı zamanda sınavları yok etme imkanı da sunuyor. Bilgi teknolojileri sayesinde öğrenme sürecinde konunun anlaşılıp anlaşılmadığı değerlendirilebiliyor. Eğitim işi, teknolojinin açtığı yoldan bilginin yoğun olarak bulunduğu sanal dünyaya açılıyor. Bütün bunlara rağmen eğitimin geleceği yalnızca teknolojide değil, teknolojiyi de kullanan yeni modellerde yatıyor. Kaliteli kursları ölçeklemek ve maliyetini düşürmek teknoloji ile mümkünse de, kaliteli eğitimci eksikliğini aşmak mümkün değil.
Eğitimin geleceğinde yön Kişiselleştirilmiş Öğrenme veya Yetkinlik-Bazlı Öğrenmeye doğru. Metodoloji ise Harmanlanmış Öğrenme yaklaşımı. Harmanlanmış Öğrenmede öğrencilerin kendi kendilerine yaptıkları, diğer öğrencilerle yaptıkları, ve eğitimci ile yaptıkları faaliyetlerin bir harmanı söz konusu. Bunlar sırasıyla, Çevrimiçi Öğrenme, Proje ve Grup Çalışmaları, ve öğretmenle birebir veya küçük grup çalışmaları. Harmanlanmış Öğrenme öğrencilere kavramaları gereken konularla ilgili zaman ve desteği günlük olarak sağladığı için ev ödevi ihtiyacını da ortadan kaldırıyor. Türkiye’de de Harmanlanmış Öğrenme yönünde bazı özel okullarda atılan adımlar var ama yetersiz. Dünyada önde çıkmanın yolu eğitimin geleceğini bugünden görmekten geçiyor.
Ali Özgenç