*Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Şirketin kurucu ortaklarından, aynı zamanda da şirket içinde CEO’luk görevini üstlenen biri olarak yaklaşık 13 yıl sürdürdüğüm profesyonel kariyerimi yarıda keserek iUGO Teknoloji ekibine katıldım. ODTÜ’de aldığım Makine Mühendisliği eğitiminin ardından doktora çalışmaları için gittiğim ABD’den 2004 senesinde Türkiye’nin ilk yerli hibrid aracını (Hybrid Vehicle) geliştirme projesine dahil olmak üzere geri döndüm. “Otomotiv sektöründe inovasyon nasıl yapılmalı ve teknoloji nasıl ticari ürüne dönüştürmeli?” gibi soruların cevaplarını bulduğumuz bu dönem sonrasında kariyerimi biraz daha Satış&Pazarlama yönüne çevirerek şirketimizin bugünkü halini almasında ihtiyaç duyulan tohumları atmaya başladım. Yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi, uygun iş modellerinin hazırlanması, doğru finansman yapılarının kurulması ve ekip yönetimi yeni başlayan her işletmenin ihtiyaç duyduğu yönetsel kaslar olarak tanımlanabilir. Bu olgunluğu hissettiğim dönemde de ihtiyaç duyduğumuz etkili bir ekip kurarak şirketimizi hayata geçirdik.
*Şirketinizin kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?
Aynı zamanda kardeş olan, eski nesil konvansiyonel aile şirketlerine benzer ama günümüz kurumsal şirketlerinin yaklaşımlarını içinde barındıran 3 kurucu ortak tarafından şirketi kurduk. Uzun yıllar hem akademik projelerde, hem de kurumsal şirketlerde sürdürdüğümüz çalışmalarımızı ve bilgi birikimini kendi şirketimize aktarmak motivasyonuyla bir araya geldik. Resmi olarak 2015 senesinde Türkiye’de faaliyetlerimize başlamadan önce, araçları internete bağlayan, son kullanıcılar yönelik (B2C) yenilikleri tasarlayan, akıllık algoritmalar ile de kişilerin sürüş alışkanlıklarına yönelik topladığı büyük veriyi geniş bir platformda analiz eden bir oluşumdu. Daha sonraları ise Türkiye’de yeterince yenilikçi uygulamanın görünmediği araç takip sistemleri sektörüne “akıllı araçlar” yetkinliği kazandıran bir yaklaşım ile sürücüleri ön plana taşıyan bir modeli piyasaya sürdük. Bu süre zarfında, yurt dışında, özellikle de otomotivin kalbi ABD’de geliştirdiğimiz teknolojiler üzerine kurulu, bir yandan kurduğumuz stratejik ortaklıklarla büyüme hedeflerini gerçeğe dönüştürürken diğer yandan da yatırımcıların ilgi odağı haline gelen bir şirket konumunda kuruluş dönemimizi geçirdik.
*Şirket bugünkü faaliyet alanı hakkında bilgi verir misiniz?
Benim bundan 15 sene önce elektrikli araçlar üzerine yaptığım araştırma-geliştirme çalışmaları bayrağını geçtiğimiz 5 yıllık dönemde kardeşim “autonomous vehicles – sürücüsüz otomobiller” konusunda taşımak üzere devraldı. Ohio State Universitesi’nde doktorasını yürütürken ortaya çıkardığı bilimsel makaleler, otomotiv sektörünün lider şirketleri ile yürüttüğü projeler ve sonucunda elde ettiği patentler sayesinde bu alanda önemli başarılara imza attı. Günümüz otomotiv dünyasının ana ilgi odağı olan sürücüsüz otomobiller (Autonomous Vehicles), çok sayıda farklı teknolojik gelişmeyi ticarileşebilir fırsat olarak bizlere sunuyor. Büyük veri analizi ile elde edilen sürücü modellemesi temelleri üzerine kurulu sistemler, sigorta şirketlerinden araç kiralama şirketlerine, akaryakıt sektöründen telekomünikasyon sektörüne kadar birçok firmanın odağında yer alıyor. Kazaların %90’a varan oranlarda sürücü kusurlarından meydana gelmesi, bir aracın daha iyi kullanılmasının aylık ortalama 170 TL civarında tasarruf potansiyeli taşıması, aralarında ilaç, hızlı tüketim malları, tarım, bankacılık ve sertifikasyon-denetleme sektörlerinde lider olan şirketlerin bulunduğu müşterilerimizin çözümlerimize olan ilgilerini belirgin hale getiriyor. Her bir kilometre başı maliyetlerin kontrol altına alınması, özellikle kriz dönemlerinde birçok firmanın öncelikleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Diğer yandan da iş sağlığı işçi güvenliği bilincinin yaygınlaşması, riskin en üst seviyede olduğu karayollarımızın güvenliğini sağlamak amacıyla gözlenen proaktif yaklaşımların hızla benimsendiğini gösteriyor. Ayrıca, devlet tarafından da telaffuz edilmeye başlanan kara kutu kullanımına önayak olacak söylemlerin de, sayısı 20 milyona yaklaşan motorlu taşıtların tamamını potansiyel pazarımız haline getiriyor.
*Bu alana girmenizde neler etkili oldu, bunun bir hikayesi var mı?
Son yıllarda meydana gelen teknolojik gelişmelerin en fazla haberleşme ve otomotiv sektörlerinde uygulamaya geçtiğini görmekteyiz. Mobil iletişimde hem sensör teknolojileri hem de telekomünikasyon alanlarında ortaya çıkan gelişmeler en üst seviye (state-of-the-art) teknolojilerin otomotiv sektöründe de kullanılmasına olanak sağladı. 3,5 trilyon dolar olan global otomotiv pazarının önümüzdeki 15 sene içerisinde geleneksel araç satışları ve mevcut teknolojiler ile 5,2 trilyon dolar’a gelmesi; farklı ekonomik modellerin (ör: shared mobility) ve inovatif teknolojilerin (ör: connected vehicles) katkısının ise ilave 1,5 trilyon dolar olması ve toplam pazar büyüklüğünün 6,7 trilyon dolara ulaşması öngörülmektedir. Sektörün bu kadar büyük yenilikçi potansiyel taşımasının da ana üstlenicisi, dünyada sayıları hızla artan startup’lar olarak gösterilmektedir. Öyle ki ana otomotiv üreticisi veya teknoloji devi şirketler, kurumsal girişim sermayesi yaratarak birçok startup firmaya ya ortak olarak ya da birleşerek bu hızlı geliştirmeleri, gelecekte kendilerine rekabetçi avantaj sağlayacak firmaların çözümlerini elde edebilmektedirler. İşte bu iştah ve motivasyonla bu alanda çalışmaya başladık.
*Şu anda kaç çalışanınız var?
Şu anda şirketimizde 8 çalışanımız var. Bu konuda bizi en çok mutlu eden gelişme ise, okullarından yeni mezun olmuş veya çok kısa bir süre büyük bir kurumda çalışmış yetenekli gençlerin bizler gibi esnek çalışma ortamı, özgür geliştirme sahası ve samimi yönetim modelleri ile varlığını sürdüren şirketlere olan ilgilerinin artması. Bu doğrultuda da bölümlerinde iyi dereceye sahip ve çalışma hırsı yüksek öğrencileri bünyemize katarak şirket geleceğinin inşasının temellerini erkenden atmaya gayret gösteriyoruz.
*Hangi hizmet ve çözümlerinizle ön plana çıkıyorsunuz?
Gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük engellerden biri olan beyin göçünü tersine çevirerek ülkemize teknoloji kazandırmak, yeni mezun mühendislere dünya standardında projelerde araştırma yapabilme fırsatı kazandırmak, müşterilerimizin inovatif çözümlere daha makul fiyatlar ile ulaşabilme imkanını sağlamak üzere ArGe çalışmalarımıza İTÜ Teknokent içerisindeki yerleşkemizde devam ederken, Türkiye genelinde hizmet sağlayan uluslararası ölçekli firmalar ile ürünlerimizi müşterilerimiz ile buluşturmaktayız. Çalışanlarına araç sağlayan, taşımacılık sektöründe filoları yöneten, ürün dağıtımı ve sipariş alma aktivitelerini yürüten, genel anlamda işinin bir parçası kara ulaşımı ile ilgili olan firmalara 4 temel alanda fayda sağlıyoruz. Bunlardan ilki sürüş güvenliği… Türkiye’de ortalama hasarlı kaza masrafı araç başı yaklaşık yıllık 1.200 TL’dir ve yapılan çalışmalara göre sürücü değerlendirme sistemleri kaza oranlarını %40 azaltır. İkinci fırsat olarak yakıt tasarrufunu sayabiliriz. Örnek vermek gerekirse, saatte 120 km/saat hızla hareket eden bir otomobil, aynı sürüş mesafesinde 100 km/saat hızla harekete göre %20 daha fazla yakıt tüketir. Ya da 1 saatlik rölanti süresi ortalama yakıt tüketimini %10 artırır. Analizlerimize göre kötü sürüş alışkanlıkları yaklaşık %16 yakıt tasarrufunu yok etmektedir. Üçüncü olarak bakım ile ilişkili giderlerin azaltılması ve son olarak da verimlilik dediğimiz filo yönetim optimizasyonu sonucu elde edilen fırsatlar. Bu saydığım 4 farklı başlık altında her bir sürücünün sürücü karnesini oluşturarak müşterilerimizin güvenli ve ekonomik sürüş eğitimlerini daha etkili yapmalarını, araç kiralama ve sigorta harcamalarını yönetebilmelerini, kazaların azaltılmasıyla çalışanlarına olan sorumluluklarını yerine getirebilmelerini ve çevreye olan zararlı etkileri ölçmeleri ile bu konuda daha çevreci aksiyonları alabilmelerini sağlıyoruz.
*Bugüne kadar kimlerden ne kadarlık yatırım aldınız?
İlk yatırımımızı 2015 yılında İTÜ Teknokent tarafından düzenlenen Big Bang yarışmasında genel sıralamada 3., otomotiv kategorisinde 1. olarak aralarında OİB (Otomotiv İhracatçıları Birliği)’in de olduğu yatırımcılardan aldık. 100.000 TL tutarında ve hibe şeklinde olan bu tohum yatırımı pazara giriş ve iş modellerimizin oluşturulması süreçlerinde kendimize finansman olarak kullandık. Sonrasında ise 2017 senesi başında Keiretsu Forum Türkiye bünyesinde yer alan melek yatırımcılardan toplam miktarı 400.000 $ olan yatırım sürecini tamamladık.
*Bu son aldığınız yatırımı nasıl değerlendirmeyi planlıyorsunuz?
Yukarıda bahsettiğim ve şirket değerinin 4,5 milyon dolar olarak belirlendiği yatırım ile 3 ana alanda kaynak ayırmayı planlıyoruz. Bunlardan ilki, şirketin geleceğini oluşturmaya imkan sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmeye devam etmesi. Bu konuda Ar-Ge ekibimizi güçlendiren aktiviteleri hayata geçirmeye başladık. İkinci olarak, global pazarlara açılmak adına Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Amerika bölgelerinde uygulama ve pilot testlerine başlayacağız. Son olarak ise mevcut müşterilerin sadakatini artıracak, müşterilerin çözümlerimize olan bağlılığını artıracak uygulamaları geliştirmek adına bütçe planlarını yönetiyoruz.
*Bu yıl ne tür hedefler koydunuz önününüze?
Ülkemizde yaygın olarak kullanılan GPS sistemleri ya da genel ifade ile araç takip sistemleri sunduğu çözümlerin algısını, güvenli sürüş sağlayan çözümler olarak değiştirmek için çaba sarfediyoruz. Bu yılı, kazaların azaltılması ve ekonomik sürüşün sağlanması için akıllı sistemler geliştiren bir şirket imajını oluştumak, güvenli sürüş denince akla gelen ilk şirket olmak hedefini kendimize aldık. Bunun dışında, ana stratejilerimize uygun bölgelerde pilot çalışmalarına bu sene içerisinde başlamayı ve 2018 senesinde bölge ofisleri açarak operasyonumuzu genişletmeyi amaçlıyoruz.
*Özellikle araç filosu olan şirketler yakıt ve verimlilik adına neler yaparsa tasarruf elde edebilirler? Sizin çözümleriniz yıllık ne kadarlık tasarruf sağlıyor?
Ülkemizde zorunlu trafik sigortası bulunan 15 milyon, kasko primi ödenen yaklaşık 4,5 milyon araç var. Başka bir açıdan baktığımızda hızla büyüyen araç kiralama sektörü bünyesinde 500.000 adet kiralık araç var. Gerek sigorta gerekse araç kiralama sektörlerinin en büyük sorununun iyi kullanan ile kötü kullanan kişileri ayıramaması ve dolayısıyla hasar-prim-kira bedeli rakamlarının iyi yönetilememesi olduğunu görüyoruz. Sektör temsilcilerimizle konuştuğumuzda sigorta bedellerinde %25, araç kiralama bedellerinde ise %40’a varan indirimlerin iyi kullanıma bağlı olarak verilebileceğini öğreniyoruz.
Ayrıca, araç filosu olan şirketler ile konuştuğumuzda ortalama %12 oranında yakıt kullanımında ve filo yönetiminde tasarruf gördüklerini belirtiyorlar. Sistemimizi kullanan filoların verileri biriktikçe güvenli ve ekonomik sürüş eğitim planlarını daha doğru yapmaya başlayacaklarını, yaşanan talihsiz kazaların analizin daha doğru yapabileceğini, sürücülerin bu anlamda değerlendirilmesi ile kişilerin güvenli seyahat etmeleri üzerine kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirebileceğini görmekteyiz.
Ülkemizde yaşanan talihsiz kazaları ve trafikte karşılaştığımız sürüş hatalarının çokluğunu, yukarıdaki tüm bu verilerin ışığında değerlendirdiğimizde güvenlik, yakıt, araç bakım ve verimlilik toplamında binek araçlar için yaklaşık aylık 160 TL, ağır vasıta araçlarında ise aylık ortalama 600 TL kazanç imkanının olduğunu belirtebiliriz. Sürücü karnelerinin oluşturulması bu kazançları elde etmenin ilk koşulu olarak önümüze gelmektedir. Karnelerde gösterdiğimiz bulgular üzerine de yine müşterilerimizle birlikte çalışarak bu fırsatları elde etmenin yolunda iş ortaklığı yapmaya devam ediyoruz..
*Şirketi beş yıl içinde getirmek istediğiniz nokta neresi?
İletişim kanallarının zenginleşmesiyle dünya genelinde hızla gelişen Connected Vehicles ve IoT ekseninde, hem donanım hem de yazılım yeteneği olan bir firma ayrıcalığıyla, otomotiv üreticilerine (OEM) gelişmiş sürücü destek sistemleri ve Connectivitiy/Mobility konularında mühendislik hizmetleri; satış sonrasında filoların ve bireysel kullanıcıların araçlarına da güvenli ve ekonomik sürüş için sürücü değerlendirme çözümleri sağlayan güçlü bir firma olma yolunda ilerliyoruz.