Türkiye’nin ilk başarılı exit örneği Gittigidiyor’un kurucu ortaklarından Aydonat Atasever, bugüne kadar pek çok girişimin kuruluşunda yer aldı. Girişimcilik gömleğine, exit sürecinden sonra melek yatırımcılığı da ekleyen Atasever, “Yatırım yapacağım girişimcinin içinde biraz Aydonat var mı diye bakıyorum. Bendeki duygulardan bulursam o girişimci benim için enteresan oluyor” diyor. 20’den fazla girişime destek veren Atasever, şimdi yatırım yapacak yeni alanlara bakıyor.
1999-2000 yıllarında Amerika’da internet işlerinin patlaması, hızlı yatırım turlarının olması, Türkiye’de de artık internet sektöründe birtakım işlerin yapılması fikrini doğurdu. Herkesin interneti merak ettiği zamanlardı. İşte bu heyecanla 4 gencin hayata geçirdiği Gittigidiyor.com, Türkiye’nin ilk başarılı exit örneği olarak tarihe geçti.
O gençlerden biri de Aydonat Atasever. Bugüne kadar Uzman TV, İstanbul. net, Ankara.net, İzmir.net, Cimri. com gibi pek çok girişimin kurucu ortaklarından olan Atasever’in, şimdi de çok kanallı pazarlama şirketi Setrow.com’la büyük hayalleri var. Atasever, “Exit, Setrow için önümüzdeki yıllardaki en büyük olasılıklardan biri” diyor. Bununla birlikte 3D yazıcı alanında kurulan Zaxe’nin yönetiminde yer alıyor ve tarım alanında yaptığı girişimler de bulunuyor.
Girişimcilik kimliğinin yanı sıra Keiretsu Forum Türkiye’nin başkanlığını da yürüten Atasever ile girişimleri, yatırımları ve ekosistem hakkında sohbet ettik:
Gittigidiyor.com’u hayata geçirmeye nasıl karar verdiniz ve nasıl geliştirdiniz?
Serkan Borançılı, Tolga Kabataş, Burak Divanlıoğlu ve ben, 4 ortak olarak Gittigidiyor projesini hayata geçirdik. Girişimcilik hikayemizdeki kilit nokta, yurt dışında başarılı olan modellerin Türkiye’ye nasıl entegre edilebileceğini düşünmemiz oldu. eBay’in o zaman yaptığı açık artırma modeli çok başarılıydı.
Gittigidiyor’un ilk yatırım sermayesi sadece 5 bin dolar. Uzun bir süre de bütün yapılan sunucu, yazılımcı gibi maliyetler de herhalde 50 bin doları geçmez. Uzun yıllar, özellikle Serkan ve Burak, şirketten 1 lira maaş almadan işin başında durdu. Benim yönetici pozisyonuna gelmem 2006 yılını buldu. İlk etapta ben paralel olarak mimarlık yapmaya devam ediyordum.
Gittigidiyor’un başarılı olmasında neler etkili oldu?
Türk insanı online ticaret konusunda birbirine güvenmiyor. Biz de “güvenli ödeme ticaret sistemi” diye bir sistem geliştirdik. Alıcılar ödeme yapmadan malı alamıyor, karşı taraf da alıcı göndermeden ödemesini alamıyordu. Ürün alıcıya ulaşana kadar parayı ortak bir havuzda bekletiyorduk. Müthiş bir ödeme sistemiydi. Bence bu, Gittigidiyor’un başarılı olmasındaki en önemli unsurlardan biriydi.
Tabii ki bunun dışında, doğru zamanda doğru işi yaptık. Küçük-orta hatta büyük ölçekli şirketler için yepyeni bir pazar olan online satış şansını değerlendirdik.
Hangi yatırımları aldınız? Exit süreciniz nasıl oldu?
İlk önce iLab Holding’in sahibi Mustafa Say, yüzde 17 hissemizi satın alarak ortak oldu. 2007 yılında eBay, ilk önce küçük ortaklık hissesi satın aldı ve belli haklara sahip oldu. 2011 yılında da 217,5 milyon dolar şirket değerlemesi üzerinden satın aldı. Gittigidiyor, Türkiye’nin ilk başarılı projelerinden biri olarak Türkiye internet tarihine adını yazdırdı diyebiliriz.
Daha sonra hangi girişimleri kurdunuz?
Ersan Özer, uzun yıllardır tanıdığımız bir arkadaşımızdı. Uzman TV fikrini bizimle paylaştı ve beraber Magnet Bilgi Teknolojileri’ni kurduk. eBay exit’inden çok daha önce Uzman TV’ye başlamıştık. Daha sonra İstanbul.net, İzmir.net, Ankara.net gibi projelerimizi devreye soktuk. 2011 sonunda, Ersan’ın hisselerini satın alarak Magnet’in tamamen sahibi olduk. Böylece bu işten de Ersan exit etmiş oldu. Cimri.com ise aynı ürünü satan farklı alışveriş sitelerinin fiyatlarını mukayese eden bir girişimdi. Cimri.com projesini de 2010 yılında iLab Holding’e sattık.
Şu anda Setrow girişiminiz var. Nasıl bir fırsatı değerlendirdiniz?
Gittigidiyor zamanında kurduğumuz Setrow, kendi ihtiyaçlarımızdan doğdu. Milyonlarca kullanıcımız vardı ve büyük ölçekte e-mail pazarlaması yapıyorduk. Fakat bu e-maillerimizi arzu ettiğimiz şekilde atabilen bir kurum Türkiye’de yoktu. Aklımızdan geçen, insanların e-mailini açtığı saatte, ilgi alanlarına, cinsiyetine göre atılsın gibi fikirlerdi. Bunu kendimiz yapmaya karar verdik ve ne olduğunu öğrenmek için yola çıktık. Ortaya çıkardığımız proje, mükemmel bir ürün haline geldi. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 300’ün üzerinde büyük marka, kurum ve kamu kurumuna hitap eden, 25 çalışanı olan çok ciddi bir online pazarlama şirketi haline geldik. 2018’in başından itibaren de yurt dışında büyümeye başlayacağız. Şu anda Polonya’da ofisimizi açtık. Dubai’deki ofisimiz ise 2018 başında açılacak. Yatırım veya exit, Setrow için 2018 sonunda ya da 2019 içinde en büyük olasılıklardan biri.
Melek yatırımcılığa nasıl başladınız?
Çok parlak fikirli gençlerimiz var ve projelerini hayata geçirmeleri için onları desteklemek gerekiyor. 500 bin TL’ye 2+1 daire almak yerine, o parayı 10 projeye bölüp 50’şer bin yatırım yapmak çok daha akıllı bir sistem. O 10 projenin 2-3’ü, başarılı olup yatırdığınız paradan çok daha fazlasını size döndürebilir.
Ben, 2011’den bu yana da 20’nin üzerinde projeye melek yatırım yaptım. Türkiye’de melek yatırımcılığı artırmak üzerine dünyanın en büyük melek yatırımcılık organizasyonu olan Keiretsu’yu, 2,5 yıl önce Türkiye’ye getirdik.
Keiretsu Forum’un büyüklüğü nedir?
Keiretsu Forum’un dünya genelinde 51 ofisi var. 2 bin 500’ün üzerinde akredite/lisanslı üyesi var. Bugüne kadar binin üzerinde şirkete 800 milyon dolardan fazla yatırım yapıldı. Türkiye’de ise 90’dan fazla yatırımcı üyemiz var. 2013’ten bu yana 22 girişime, 25 turda 35 milyon TL’nin üzerinde yatırım yaptık. Son 2 yıl aslında çok hızlı geçti. 2016-2017 yıllarında 9 start up’a 1,6 milyon dolar yatırım yapıldı. Daha çok tohum ve Seri A turunda yatırım yapıyoruz.
Yatırımcı olarak özellikle ilgilendiğiniz alanlar var mı?
Bence bir yatırımcının mutlaka yakından takip etmesi gereken alanlar tarım, ilaç endüstrisi, 3D yazıcı. Bu üçünün, 10 yıl içinde dünyada en çok patlayacak sektörler olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’deki ekosistemin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, çok potansiyeli olan bir ülke ancak içinde bulunduğu konjonktür, yatırımların yavaşlamasına sebep oluyor. Bir de Türkiye’de çok üst üste aynı modeller çıkıyor. Farklı bir model olunca herkes aynı şeyi kopyalamaya başlıyor. Aslında projeler birbirlerini öldürüyor. İlla ki Amerika’yı yeniden keşfetmekten bahsetmiyorum ama farklı bakabilmek önemli. Devletin ve üniversitelerin bu işe el atmasını çok olumlu buluyorum. Yakın bir zamanda global markaların çıkabileceğine inanıyorum.
“HEDEF PAZAR ÜLKE DEĞİL, DÜNYA OLMALI”
DÜNYAYI TAKİP ETMELİYDİK 20 yıl önceye baktığım zaman yaptığımız en büyük hatanın, projeye takılıp günlük sorunlar üzerine çok odaklanmamız olduğunu görüyorum. Biraz daha dünyada ne oluyor, benzer modeller ne yapıyor, bizimle ilintili girişimlerle daha çok diyalog kurabilir miyiz diye araştırmamız gerekirdi. Daha çok irtibat kurmalıydık. Pazarımızı hep Türkiye olarak değerlendirdik ama dünya çok büyük, pazar çok geniş.
YURT DIŞINI DÜŞÜNMEDİK Elinizdeki projeyi ya da kendinizi geliştirmek anlamında hedeflediğimiz yeri sadece Türkiye olarak değil, dünya olarak düşünmek daha doğru olurdu. Diğer pazarlara hitap etmeyi düşünmemişiz. Belki cesaretimiz azdı. Şimdi perspektifimiz daha geniş. Gençlere tavsiyem, ne yaparlarsa yapsınlar global düşünmeleri. Pazar ülke değil, dünya olmalı.
“TARIMLA İLGİLENİYORUM”
ZAXE İÇİN BÜYÜK HEDEF Türkiye’nin ilk yerli 3D yazıcısını üreten Zaxe girişimi beni çok heyecanlandırıyor. Ben de Zaxe’de yönetici olarak çalışıyorum. Dünyadaki 3D yazıcılarla yarışabilecek çok başarılı bir cihaz yaptık. 2018 başına kadar 3 yeni modelimizi daha geliştireceğiz ve yurt dışına açılacağız. Zaxe’yi, Türkiye’den çıkan ilk teknolojik projelerden biri yapmak istiyorum.
BADEM ARAZİLERİ ALDI 2011 yılında badem işine başladım. Antalya-Isparta arasındaki Çavdır’da ve Manisa’da şu an toplam 100 bin badem ağacım var. Tarım yatırımı yapmak isteyen herkese benim kapım açık. Çok iyi bir ekip ve çok iyi bir sistem kurdum. Tarım konusunda Türkiye çok müsait bir ülke ama doğru sistemlerle tekrar kurgulanması lazım. Tarım, bence Türkiye için en önemli çıkış noktalarından biri.
“GİRİŞİMCİYE YATIRIM YAPIYORUM”
Projeden önce girişimciye yatırım yapıyorum. Proje ne kadar enteresan ve güzel olursa olsun girişimciyle frekans yakalayamıyorsak benim için yatırım yapılabilir bir proje olmuyor.
Yatırım yapabilmem için girişimcinin bu işi yapmayı arzu ettiğini, özveriyle çalıştığını ve konsantre olduğunu, işe dört elle sarıldığını hissetmem gerekiyor.
Uzun yıllar hayatımı girişimci olarak devam ettirdiğim için açıkçası yatırım yapacağım girişimcinin içinde biraz Aydonat var mı diye bakıyorum. Bendeki duygulardan bulursam o girişimci benim için enteresan oluyor.
Girişimciden sonra işin ölçeklenebilir olup olmadığı benim için çok önemli. Hitap ettiği noktada başarılı olsa dahi arzu ettiği finansal büyüklüklere gelebilecek bir proje olmayabiliyor.
Müşteri potansiyelinin geniş perspektifte olması lazım. Örneğin sadece 3 yaşında çocuklara yapılacak bir proje bana enteresan gelmiyor.
Mutlaka bir probleme çözüm getiren bir ürün ortaya koymalı.
Start Up Dergisi Ekim 2017 Sayısı