candan_karabagli-1

Uzun yıllar iş dünyasının önemli kurumlarında yöneticilik görevinde bulunan, global bir melek yatırımcılık ağı olan Keiretsu Forum’un Türkiye ağında Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren, Altek Metal İcra Kurulu Başkanı ve İnci GS Yuasa Yönetim Kurulu Başkanı olan Sayın Candan Karabağlı ile melek yatırımcılık üzerine detaylı olarak konuştuk. Sayın Karabağlı’nın melek yatırımcılık kavramı üzerine düşüncelerini, kadınların alandaki yerini, teknoloji ile gelen dönüşümler üzerine değerlendirmelerini ve melek yatırımcı olmak isteyenlere tavsiyelerini sizler için paylaşıyoruz. Magg4’e katkıları için Sayın Karabağlı’ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

Başarılarla dolu, çok yönlü bir yaşamınız var. Okurlarımız için kendinizi tanıtmanızı rica edebilir miyiz?

 

 

ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nde lisansımı tamamladıktan sonra, ABD’de Bilişim Sistemleri üzerine master programını bitirdim. İş hayatıma Unilever’in IT departmanında başladım, oradan yöneticiliğe geçtim. Satış pazarlama alanında uzmanlaştığımı söyleyebilirim. Ancak Unilever firması için uzmanlık alanım daha çok genel yönetim oldu. Burada 25 yıl kadar çalıştım. 3 yıl kadar Abdi İbrahim’in genel müdürlüğünü üstlendim. Oradan ayrıldıktan sonra kendi aile şirketlerimizin yönetimine başladım. Bunun yanında melek yatırımcıyım, öğrendiklerimi gençlerle paylaşmaya çalışıyorum. Seyahat etmeyi ve golf oynamayı çok severim. Sinema ise özel bir tutkumdur.

 

 

Melek yatırımcı kimliğinizin ön plana çıktığını ve Ar-Ge projelerine yatırımlar yaptığınızı biliyoruz. Bu çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?

 

 

Şu anda, global bir melek yatırımcılık ağı olan Keiretsu Forum’un Türkiye ağında başkan yardımcılığı yapıyorum. Profesyonel yaşamımı sonlandırmaya başladığım 2012 yılında, Türkiye’de melek yatırımcılık konsepti ilk kez gündeme geldi. Lisanslı belge alan ilk melek yatırımcılardan biriyim; ancak öncesinde bu konu hakkında bilgi sahibi değildim. İlk zamanlarda fazla kişinin bilmediği bir konsept olan melek yatırımcılık bugüne kadar çok gelişti. Şu an birden fazla melek yatırım ağı var ve bu ekosistem gelişiyor.

 

 

Ben 10’un üzerinde firmaya yatırım yaptım. Bunu 50 olarak da görebiliriz; zira çoğuna bir şekilde elimin değdiğini söyleyebilirim; ancak direkt ilgilenebildiğim 10’un firma bulunuyor. Bunların geneli “yaşam bilimleri” (life sciences) dediğimiz biyoteknoloji ve sağlık bilimleri gibi teknoloji alanından projeler oldu. Heyecan verici ancak riskli profilleri olan projeler var.

 

 

Melek Yatırımcılık nedir diye soracak olursanız; bir girişim sermayesi ilk başladığında bir ürün ya da hizmete odaklanıyor, bu girişimlerin çekirdek yatırımı ile risk sermayesi arasındaki süreçte, sermaye ihtiyacını destekleyen yatırımcılara melek yatırımcı deniyor. Bu projelerin riski o aşamalarda çok yüksek olduğundan buna bir risk sermayesi olarak bakmak gerekiyor. Risk doğduğu takdirde yatırımcıyı da mağdur etmemesi adına yatırımları büyük miktarlarda düşünmemeliyiz. Yatırımcının kendini ispat etmek gibi bir kaygısı olmadığından melek yatırımcılık, girişimciler için çok değerli, yatırımcı olarak siz de girişimcinin idealine ve rüyasına ortak oluyorsunuz. Bunun yanında, “Akıllı Para” konseptiyle tecrübelerinizi girişimcilere aktarabiliyorsunuz. Dolayısıyla bu aşamada onlara büyük bir destek veriyorsunuz. Girişimi biraz büyütüp piyasada kendilerini ispat ettiklerinde ve risk sermayeleri onları satın almaya başladığında sizin rolünüz çoğunlukla minimuma iniyor.

 

 

2012 senesindeki YGA Zirvesi’nde, internet teknolojilerinin ve dijital çağın çok daha ileri bir noktaya geleceğini ve önem kazanacağını öngörmüşsünüz. Bugüne kadar geçen süreçteki dönüşümü nasıl değerlendirirsiniz? Bu alanın geleceğine dair düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

 

 

Bunu, 2012’de bir YGA Zirvesi’nde söylemiştim. 2012’de benim için bu değişim 2017’den biraz daha uzakta gözüküyordu, o süreç içerisinde ya benim algım değişti ya da değişim olağanüstü hızlandı. O gün bir hayal gibi gördüğüm durum, bugün gerçek oldu. Almanya’nın Endüstri 4.0’ı dünyaya tanıtmasıyla beraber, dijital dönüşüm, otomasyon, robotların üretim hatlarında kullanılması zaten gerçekleşti. Hizmet sektöründe de robotlar hâlihazırda kullanılıyor. Yapay zekâda da büyük gelişmeler var. Bu artık bir öngörü değil, sadece bu hizmet ve ürünlerin ticari olarak alınabilir hale gelmesi ve yaygınlaşması gerekiyor. Şu kesin ki bu değişim hayatımızın bir parçası olacak.

 

 

Bu alanda birçok panel, seminer ve eğitimlerde bulunduğunuzu biliyoruz. Buradaki deneyimlerinizden yola çıkarak Türkiye’yi global ölçekte nasıl değerlendirirsiniz? Endüstri 4.0’ı anlamak ve gerekli adımları atmak konusunda hangi noktadayız?

 

 

Farkındalık anlamında, son beş yıl içinde büyük gelişmeler oldu. Devlet, Ar-Ge merkezlerinin desteklenmesi için kolaylıklar sağlıyor ve gerekli teşvikleri veriyor. Gençler arasında da farkındalık çok yüksek; alışıldık kariyer planlarının dışına çıkıp başarılı girişimleri olan birçok genç girişimci var. Fakat dünyanın en inovatif ülkeleriyle aramızdaki fark hâlâ çok büyük. Bu farkı kapatmak için yaklaşımlarımızı değiştirmemiz gerekecek. En azından bu durumun farkındayız ve adımlar atıyoruz diye düşünüyorum.

 

Özellikle konuşmak istediğimiz konulardan biri de Keiretsu’nun Kadın Yatırım Kolu bünyesindeki çalışmalarınız, buradaki faaliyetlerinizi de öğrenebilir miyiz?

 

 

Her alanda olduğu gibi yatırım alanında da kadın yatırımcı oranı görece az. Türkiye’de iş gücüne katılan kadın oranı %30’larda. Keiretsu’da bu oran %15’lerde seyrediyor. Ancak bu niteliksel bir fark değil; konusunda uzman, tecrübeli ve gerçekten donanımlı kadın yatırımcılarımız var. Keiretsu bünyesinde, dayanışma amaçlı küçük bir örgütlenme yaptık. İlgilendiğimiz yatırım alanlarıyla ilgili birbirimizi desteklemek, fikir vermek ve tecrübelerimizi paylaşmak amacıyla bir araya geldik. Aramızda hem girişimci hem de yatırımcı olan arkadaşlar var, onların girişimlerine de yatırım yaparak birbirimizi her yönden desteklemeye çalışıyoruz. Bunun tabii ki küçümsenemeyecek bir sosyal yönü de var; ancak son tahlilde birbirimize destek olabilmek amacıyla bir aradayız.

 

 

Son olarak, melek yatırımcılık kimliğiniz ve büyük tecrübelerinizden yola çıkarak melek yatırımcılar için önerileriniz neler olur?

 

 

Riskli bir yatırım olduğundan, işlerin istenen şekilde gitmemesi durumunda kişiyi zor duruma sokmaması için melek yatırımcının maddi durumunun iyi olması gerekiyor. Yapılan yatırımın büyüklüğünün abartılmaması önemli, atlanılmaması gereken bir nokta. Melek yatırımcı olduktan sonra bir iki senenin ekosistemi anlamaya yönelik olmasını ve bu süreçte yatırım yapılmamasını öneriyoruz. Buna ilave olarak, melek yatırımcılıkta bir projeye yatırım yapıp bundan hemen geri dönüş beklemek çok zor. İstatistiki verilere göre 20 projeden yaklaşık birinin başarıya ulaşma ihtimali var. Bu sebeple bir portföy oluşturmak gerekli, portföyünüzü doğru oluşturduğunuz takdirde geri dönüş alma şansınız da artacaktır.

 

Sabır çok önemli; çünkü bir girişimin çekirdekten risk sermayesine ulaşması ABD’de ortalama 7 yıl. Kısa vadeli isteklerle değil, uzun vadeli hedeflerle bu işe girişmek gerekiyor. Melek yatırımcının bir de sosyal yönü var. Girişimciye fikir veriyorsunuz, çevre sağlayabiliyorsunuz, network oluşturabiliyorsunuz, danışmanlık yapabiliyorsunuz. Dolayısıyla ona bir katkıda bulunuyorsunuz. Melek yatırımcı olmayı özetlemek gerekirse; biraz sosyal sorumluluk, biraz heyecan, biraz da projeler başarılı olduğu takdirde birtakım geri dönüşler elde etmek dengesinde ilerleyen bir süreç diyebiliriz. Çok keyifli bir iş; imkânı olan, belirli bir düzeye gelmiş herkesin melek yatırımcılık yapabileceğini düşünüyorum.

 

Bu yazının orjinali http://magg4.com adresinde 27 Kasım 2017 tarihinde yayınlanmıştır.