Esra_Talu

Keiretsu Forum Türkiye Genel Müdürü Esra Talu ile gelecekte yıldızı parlayacak inovatif iş alanlarına ve girişimlere dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

Yapay zekanın tüm iş yapış şekillerini kökünden sarsacağına dair toplumda oluşmuş kesin bir kanı mevcut. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?

 

2017 yapay zeka için dikkate değer bir yıl oldu. Bu konu pek çok yönetim kurulu toplantılarında, pazarlama direktörleri toplantılarında, bloglarda, köşe yazılarında ve hatta start-up sunumlarında gündeme geldi. Çok konuşuldu fakat tam da hak ettiği değeri bulamadı.

 

Yapay zeka (AI) henüz başlangıç ​​aşamasında ancak dünyanın dev şirketlerinin de ilgi odağında yer alıyor. 2018’de bu konuda büyük ilerleme kaydedileceğine inanıyorum. Özellikle ilaç keşfi, siber güvenlik ve robotik gibi sanayilerde yapay zekayı kullanmak üzere kurulan binlerce şirket var.

 

Thomas Reuters, 2018’de yapay zekanın kişisel asistandan mahkemelere, haber kanallarından  arabalara kadar her yerde varlı göstereceğini öngörüyor. PwC’nin yaptığı bir araştırmaya göre de yapay zeka, 2030’da küresel ekonomiye yaklaşık 15,7 trilyon dolarlık katkıda bulunacak ve daha da önemlisi bununla da sınırlı kalmayacak. Apple’ın Siri’sinin, Amazon’un Alexa’sının daha sadece başlangıç ​​aşamasında olduklarını düşünürsek Reuters’ın öngörüsüne katılmamak imkansız.

 

Yeni bir tüketici ürünü -üç katmanlı strateji- planlayan Samsung, 2020 yılına kadar tüm cihazlarına ve uygulamalarına yapay zeka ekleyeceğini duyurdu. Mark Cuban’a göre ise yapay zeka, dünyanın ilk dolar trilyonerlerini üretecek . Özetle 2018, yapay zeka pazara birçok yeni oyuncu kazandıracak.

 

Sizce yıkıcı inovasyon kavramı gelecekte nasıl bir gelişim sergileyecek? 

 

Yıkıcı inovasyon kavramı, 1995 yılında Joseph L. Bower ve Clayton Christensen tarafından ortaya atıldı ve bu kavram çerçevesinde inovasyon temelli büyümeye değinildi. Yıkıcı yenilikçi bir şirket, yeni bir pazar yaratan ya da var olan bir pazarı dönüştüren, karmaşıklığın ve yüksek maliyetin var olduğu yerlerde basitlik, kolaylık, erişilebilirlik ve karşılanabilirlik sunarak kurulu pazar liderlerini, ürünleri ve ittifaklarını yerinden eden bir şirkettir. Yıkıcı inovasyon kavramında kolektif çalışma alanlarına daha fazla önem veriliyor. Bu kavram doğrultusunda Aggregation karlı bir iş modeli haline dönüştü. Yıkıcı inovasyon, aynı zamanda zamanla Start-up şirket tanımının da önemli bir parçası haline geldi.

 

Peki ama yıkıcı inovasyon yaşamlarımızı iş dünyasını nasıl bir dönüşüme uğratacak diye soracak olursanız bunu bir örnekle açıklamak çok daha doğru olacaktır kanaatindeyim. Uber, Airbnb ve Oyo gibi şirketlerle, yıllardır bu sektörlerde faaliyet gösteren pazar liderleri tarafından görmezden gelinen sorunlara çözüm üreten; müşterilerin temel ihtiyaçlarını, isteklerini ve arzularını zenginleştiren yenilikçi şirketlerin yükselişine tanıklık ettik. Uber, Airbnb ve Oyo gibi mevcut yıkıcı inovatif şirketler, talep üzerine yeni bir ekonominin oluşmasına yol açtı ve şimdi bu müşteriler Uber ve Airbnb’yi diğer endüstriler için de istiyorlar. Müşteriler her şey mobil cihazlarında olsun istiyorlar. Dolayısıyla buralardaki eksikleri ve boşlukları doldurabilen iş fikirleri ve şirketler bu yeni pazarlarda etkili olacaklar. Özetle yıkıcı inovatif şirketler, hayatımızın her alanında etkililer ve etkili olmaya da devam edecekler. Üstelik yıkıcı inovasyon henüz dünyanın tamamına ulaşmadı.

 

IOT/Nesnelerin interneti sizce bu dönemde daha fazla mı önem kazanacak?

 

Kesinlikle. İnternete bağlı 20 milyondan fazla cihaz var. Bu koşullar altında Nesnelerin İnternet’i de 2018’de göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. İnternetteki gelişmeler diğer teknolojilere kıyasla daha istikrarlı olmasına rağmen, 2018 ve sonrasında daha da önem kazanacak. “Forrester 2018 Öngörüleri” adlı raporda, Nesnelerin İnterneti’nin müşteri değerinin omurgasına dönüşeceğini açıklandı.

 

Yine yakın tarihli bir araştırmaya göre, ABD’deki şirketlerin yaklaşık 2/3’ü şu anda işlerinde Nesnelerin İnterneti’ni kullanıyor. Yine ABD’de şirketlerin yaklaşık % 45’i verilerini ticarileştirirken, bu oran Fransa’da % 35, Almanya’da ise % 38 olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında Avrupa Komisyonu’nun da veri kullanımının ticarileştirilmesini teşvik etmek amacıyla yeni yönergeler çıkartacağını da kamuoyuna duyurduğunu söylemekte fayda var.

 

Sizce kriptopara mevcut ekosistemde kendisine daimi bir yer bulur mu?

 

Kriptopara, geleceğin “altın”ı olmayabilir ancak önümüzdeki dönemde de hayatımızda olacağı kesin. Zira geçmişte kavramı eleştiren kişiler bile artık onun bir parçası. JP Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon, bitcoin’i aptal ve sahtekar olarak nitelendirdi ama şimdi şirketi, “Enterprise Ethereum Alliance” üyesi. Kriptoparanın ciddi riskler taşıdığını açıklayan Vladimir Putin bile ülkesinin kendi kriptopara birimini olan kriptoruble’yi hayata geçirdi (cryptoruble). Bu gelişmelerin ışığında kriptoparanın gelecekte kendisine daimi bir edineceğini söylemek mümkün.

 

Aslında burada devrim niteliğinde olan şey ne bitcoin ne de kriptoparadır. Devrim Blockchain’in ta kendisidir. İnternet dünyayı özgürleştiriyor. Dolayısıyla da çok yakın bir gelecekte hayatımızdaki pek çok işlemi blockchain teknolojisi üzerinden yapacağız.

 

“Mikro Anlar”a dair düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?   

 

Zenith Media’nın yaptığı bir araştırmaya göre, bireyler arasındaki akıllı telefon penetrasyonu 2018’de % 66’ya yükselecek ve kullanıcıların telefonlarından talep ve beklentileri kesinlikle artacak. Google’a göre, mobil kullanımı tüketicileri “Şimdi bilmek istiyorum! Hemen gitmek istiyorum! Şu an yapmak istiyorum!” a koşullandırdı. “Mikro An”, Google’a göre, müşteriyi anında mobil cihazları kullanmaya yönlendiren bir an anlamına geliyor. Müşteriler, akıllı telefonlarını kullanarak yeni şeyleri öğrenmek, bir yere gitmek, bir şeyler yapmak ya da bir şeyler satın almak istiyorlar. Bu koşullanma ve bağımlılık bir sonraki büyük pazar olacak. Mikro anlar artacak. “Şu an, burada, şimdi”! müşterilerin yeni motto’su olacak.