Tekstil sektörü inovasyon denilince ilk akla gelen sektörlerden biri değildi. Ancak bunun değişeceğinin belirtileri var. Dünyada tekstilin giyim tarafında çok gelişme var ve bir süre sonra flaş sektörlerden biri olmaya aday. Türkiye de bir tekstil ülkesi. Dolayısıyla fırsatları iyi değerlendirme ve öne geçme şansımız var. Bunun için sektördeki şirketlerin klasik patronaj yapısından sıyrılıp bir İş Dönüşümü gerçekleştirmeleri gerekiyor. İş Dönüşümü derken her şeyi dijitalleştirmeyi kastetmiyorum. Açıkçası sistemlerinizi doğru ve uygun şekilde oturtmadan kalkışacağınız bir dijitalleşme kargaşayı hızlandırmaktan başka işe yaramaz.
TÜRKİYE’DEN BİR BAŞARI
Türkiye’de tekstil sektöründe öne çıkan inovatif şirketler var. Bunlardan bir tanesi sektörün köklü şirketlerinden Yılmazipek. Bu şirket Fillsens markasıyla çok özel inovatif bir kumaş üretti. Tamamen çevreci ve sürdürülebilir bir teknolojiyle üretilen patentli Fillsens kısa sürede birçok uluslararası moda markasının ilgisini çekti. Dünya devi İspanyol markası Zara, Fillsens’i 96 ülkede aynı anda satışa çıkan özel bir koleksiyonunda kullanan ilk markalardan biri oldu. Dahası kumaşın getirdiği ipeksi dokunuş, serin his, yumuşaklık, giyim rahatlığı, renk ve canlılık gibi özelliklerini ortaya çıkarmak için Zara kumaşın kullanıldığı giysilerinde kendi etiketinin yanına Fillsens etiketi de koydu. Bu gerçekten Türkiye ekonomisi ve tekstil sektörü için önemli bir başarı!
Fillsens’in çevreci özelliği dünyada da tekstil sektöründeki inovasyon alanlarının ön sıralarında geliyor. Bu alandaki çalışmaların büyük kısmı, az kaynak kullanan, doğada yok olan ve %100 geri dönüşümlü doğal malzemelerden üretilen elyaflar üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlara birkaç örnek kenevir, lotus bitkisi ve ısırgan. Kenevir çok az su istiyor, ilaçlanmıyor, gübre veya GDO’lu tohum istemiyor. Giysiye dönüştürüldüğünde antimikrobiyal özellikleri var. Isıyı çok iyi tutuyor, boyalarla iyi birleşiyor, ve kolayca rengini kaybetmiyor. Adidas, Quiksilver, Patagonia gibi markalar kenevirden üretilen ürünleri sunmaya başladılar. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de kenevir üretiminin kontrollü olarak yeniden başlaması iyi bir adım. Lotus bitkisi de hafif, yumuşak, ipeksi ve nefes alan kumaşlara dönüşüyor. Bunların ötesinde giyenin üzerinde huzur verme ve neredeyse meditasyon etkisi var. Başağrılarına, kalp rahatsızlıklarına, astım ve akciğer sorunlarına da iyi geldiği söyleniyor. Isırgandan da yazın serin kışın sıcak tutan giysiler üretiliyor.
Bunların dışında elma, ananas yaprakları ve mantardan yapılan çantalar deriye çok benzeyen vegan alternatifler sunuyor. Örneğin mantardan yapılan deri alternatifinin kadifemsi bir yüzeyi var. Aynı zamanda hafif, nem emici, izole edici ve antibakteriyel özellikleri de söz konusu. Kahve çekirdeği kumaşa döndüğünde çok iyi bir koku önleyici etki, ultraviyole koruması ve pamuğa göre %200 hızlı kuruma özelliğine sahip. Muz lifleri, kapok meyvesi de diğer ilginç sürdürülebilir elyaf alternatifleri. Bir kilo pamuğa 400 gram kapok eklediğinizde 3.000 litre su tasarruf ediyorsunuz.
GİYİLEBİLİR İNOVASYON
Tekstil inovasyonlarında sürdürülebilirlik trendinin ötesinde kumaşın özelliklerini arttırmaya veya kolay ve kişiye özel üretime dönük çalışmalar da var. Bunlardan bazıları mükemmel hareket serbestisi tanıyan, nefes alan, güneşten koruyan, kırışmayan ve boncuklanmayan kumaşlar. Tekstil şirketleri, inovasyon faaliyetlerini hızlandırmak için her zamankinden daha fazla inovasyon merkezleri açmaktalar. Ünlü iplik şirketi Coats yakın zamanda ABD, Asya ve EMEA Bölgesinde üç merkez açtı. Bunlardan EMEA İnovasyon Merkezi Bursa’da. Lectra, tekstil geliştirmeyi dijitalleştirme hedefiyle Fransa’da bir İnovasyon Merkezi açtı. Lectra’nın ayrıca Endüstri 4.0 prensiplerine dayanan Fashion-on-Demand yaklaşımı var. İsviçreli tekstil inovasyoncusu HeiQ de Zürih’te HeiQ Fabric Lab adlı bir kumaş inovasyon servisi başlattı. İlginç olan bunların hepsinin 2019’da olması. Yani yıllarca fazla bir hareket olmayan tekstilde inovasyon müthiş bir hız kazanmış durumda.
Tekstil inovasyonunda bir başka trend de kendini ısıtan ve soğutan kumaşlar. Buff firması kafa serinleten bir saç bandı çıkarttı. Kumaşın üzerine 0.5 mm kalınlığında esnek ısıtma elemanları basarak bunları yine kumaşın üzerindeki süperkapasitörlerle ısıtmak gerçekleştirilmiş inovasyonlardan biri. Güvenli, dayanıklı ve yıkanabilir olduğu söylenen Flexwarm ceketleri buna bir örnek. Hemen hemen her fiziksel ürüne giren 3D Baskı işinden tekstil sektörü de nasibini aldı elbette. Burada ilginç bir örnek Araştırmacı Lushan Sun’un geliştirdiği 3D Baskılı elastik dantel. 3D Baskı aynı zamanda kumaşların üstüne elektronik fiberler yerleştirmekte de kullanılıyor.
Giyilebilir Bilişim konusunun dünyada ilgi odağı olmasıyla ön plana çıkan yine tekstil oldu. e-Tekstil pazarının 2027’ye kadar dünyada 5 milyar Dolar büyüklüğüne gelmesi bekleniyor. Yeni tekniklerle üretim hızı dakikada 150m.’ye çıkan grafen bazlı e-tekstil kumaşlar spor giyimde, askeri giyimde ve medikal giysilerde kullanılıyor. E-tekstilde en büyük ilgi kumaşların üzerine sensörler yerleştirerek fiziksel aktivitenin sürekli izlenmesi ile ilgili. Bu şekilde sağlığınızla ve kondisyonunuzla ilgili anlık bilgiye sahip olabiliyorsunuz.
Tekstil dünyada ve Türkiye’de patlamaya hazır bir sektör. Bunun farkında mıyız?
Ali Özgenç
ali@algoritmaconsulting.com
“Tekstil, Giyilebilir İnovasyonla flaş sektörlerden biri olmaya aday.”