• 11 Mayıs 2020
  • admin
  • 0

Pandemiler zorunlu inovasyonu hızlandırıyor.”

Geçen yılın Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan Korona Virüs salgınından dünya Ocak ayında haberdar olabildi. Çin’de böyle birşeyin başlamış olması yeterince endişe verici iken, hastalanma ve ölüm vakalarının hızla artması ve salgının Amerika, İran, İtalya, İspanya gibi ülkelerde de ciddi boyutlara ulaşması korkuyu arttırdı.

TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK

Tabi böyle bir salgınla ilgili tahminler ve çözümler üretebilmek için geçmiş salgınlara bakılıyor. En kötü örnek dünyada 100 milyon kişiyi öldürdüğü tahmin edilen 1918 yılındaki İspanyol Gribi. Kuşkusuz o zamandan bu zamana köprünün altından çok su geçti. Olumsuz tarafta, hava taşımacılığı sayesinde dünya çok küçüldü. Dünyanın bir ucunda başlayan bir olay, saatler veya günler içerisinde, dünyanın öbür ucunu etkileyebiliyor. Olumlu tarafta ise tıp çok ilerledi. Nitekim şu anda ABD’de Gilead Sciences ve Regeneron firmalarının daha önce geliştirdikleri Ebola ilacı Remdesivir ile, Lopinavir ve Ritonavir kombinasyonu retroviral HIV ilaçlarını COVID-19 için test ettiklerini biliyoruz. Çin de sıtma ilacı Hidroksiklorokini denedi ve alınan sonuçlar üzerine Türkiye de Sağlık Bakanı’nın “Çin’den Gelen İlaç” diye bahsettiği Favipiravir’i ve Hidroksiklorokini tedavi protokolüne aldı.

Bu tip salgınlar bütün dünyayı etkilemeye başladığı noktada Pandemi adını alıyorlar. Bir salgının Pandemi boyutuna geldiğine Dünya Sağlık Örgütü karar veriyor. Nitekim mevcut durumu da sonunda bir Pandemi olarak ilan etti. Pandemilerin insanları hasta etme etkisinin dışında global ekonomiyi hasta etme etkisi de var.

Global ekonomi denildiğinde de akla gelen ülkelerden belki de en önemlisi Çin. Çin küresel ekonominin %19’unu oluşturuyor. Bu oran 2002’de %8 idi. Aynı zamanda dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Çin’i önemli yapan bir diğer nokta, dünyanın üretim merkezi olması. Birçok şirket, hatta belki denilebilir ki üretim yapan şirketlerin büyük çoğunluğu, tedarik zincirlerini Çin’e yaslamış durumda. Giderek artan sayıda şirketin Çin malı parçalarını alamadıkları için üretimi kıstıkları söyleniyor. Latin Amerika’daki bazı ülkeler doğal kaynaklarının büyük kısmını Çin’e ihraç ediyorlar. Güney Kore ve Japonya’yı da katarsak dünyanın yüksek teknoloji ürünleri ve ara mallarını büyük ölçüde bu üç ülke üretiyor. Bütün bunlar global tedarik zincirlerinde aksamalar olabileceğini gösteriyor. Örneğin Jaguar Land Rover’in Çin’den İngiltere’ye bavulla parça taşıdığı duyuldu. Salgının tedarik zinciri üzerindeki etkileri uzarsa alacak akıllı telefon da bulamayabiliriz. Öte yandan SARS deneyiminden Çin’de birçok fabrika işçisinin bu tip salgınlarda da çalışmaya devam ettikleri biliniyor. Bunun nedeni birçok çalışanın fabrika yatakhanelerinde kalması.

Her ne kadar üretim faaliyetlerine kısmen başladıysa da, COVID-19’dan dünyanın geneli gibi Çin’in ekonomisi de ciddi şekilde etkilenecek gibi duruyor. 2003’de SARS salgını olduğunda Çin %10 büyürken, bugün %6 civarında. Finans sektörü de çok iyi durumda değil. Geçen yılın sonunda %2 oranında olan sorunlu alacakların %6’ya yükselmesi bekleniyor. Muhtemelen de Çinli küçük işletmeler en büyük zararı görecekler. SARS salgını sonucunda Çin’in zararı $14.8 milyarı bulmuştu. Global GSH’nın da $33 milyar azaldığı hesaplanmıştı. Çin’in göreceği en büyük zarar ise güvenilir bir ticaret ortağı imajının zarar görmesi olacak. Tedarik Zincirlerinin sorgulanması ve desantralizasyon arayışlarının da Çin’in önemini azaltması beklenebilir.

ETKİLENECEK SEKTÖRLER

COVID-19’un gündemin başına oturması, konunun bir Asya sorunu olmaktan çıkıp Antarktika hariç her kıtaya yayılması ile oldu. Salgının yoğun olarak görüldüğü Çin, İran, İtalya, İspanya, Güney Kore, ve Japonya şiddetli tedbirler aldılar. Birçok ülke, ülke çapında karantina uyguladı ve hala devam ediyor. Uluslararası uçuşlar, spor karşılaşmaları, konserler, toplu etkinlikler durduruldu. Restoranlar ve kafeler kapatıldı. Okullar tatil edildi ve uzaktan eğitime geçildi. Okulların kapanması ekonomiyi zannedildiğinden çok fazla etkileyen bir adım. Çünkü birçok sağlıklı aile de çocuklarına bakmak için işe gidemiyor. Brookings Institution’ın 2009 yılında yaptığı bir çalışmaya göre ABD’de orta dereceli okulların dört hafta kapanmasının maliyeti 47 milyar Dolara çıkabiliyor.

Pandemilerde en çok ekonomik zarar, hastalığı tedavi ve önleme maliyetlerinden değil, insanların bulaşmayı önleme çabalarından geliyor. Etkilenecek sektörler havayolları, Cruise şirketleri, seyahat şirketleri, oteller başta olmak üzere seyahat ve turizm. Tabi buna ekonomisi turizme dayalı bölgeleri de katmak lazım. Mesela Yunan Adaları. İnsanların yaygın olarak bir arada bulundukları restoranlar, sinemalar, konserler, maçlar, kitle taşıma araçları, alışveriş merkezleri dahil her yer. Hammadde üreticileri, petrol üreten şirket ve ülkeler. Nitekim Çin’deki talebin ve uçak yakıtı satışlarının düşmesi ve diğer etkilerle petrol fiyatları görülmemiş düzeye geldi.

Pandemiler kendi ekonomilerini de yaratıyor. Tabii ki ilaç şirketlerinin işi ve değerleri artıyor. Korunmaya dönük medikal malzeme, maske, el dezenfektanı satışları patlıyor. Evde kalma ile ilgili ürünler, eve servis, kurye hizmetleri, telekom hizmetleri, e-ticaret, ev eğlence ürünleri, mobil uygulamalar, gıda ürünleri satışları artıyor. Uzaktan çalışmaya dönük ürünler, sanal toplantı, kurumsal kısa mesaj ve proje takibi uygulamaları da büyüyen işler arasında. Örneğin bir Video Toplantı ürünü olan Zoom’un piyasa değeri 40 Milyar Dolara geldi.

COVID-19’un önemli bir etkisi de inovasyonu hızlandırmak olacak. Doğru işlerle uğraşan StartUp’lar için ciddi bir fırsat alanı doğacak. Yeni teknolojilerin ve iş modellerinin benimsenmesi hızlanacak. Global değer zincirlerinin daha küçük parçalara bölünmesine ve desantralize olmasına da yol açacak. Yumurtalar artık bir sepete konmayacak.

Ali Özgenç
ali@algoritmaconsulting.com