“İnovasyon bir yanda şirket stratejisini hayata geçirmenin aracı, diğer yanda ise stratejinin şekillendiricisi”
Bugünün türbülanslı ve belirsizliklerle dolu ortamında strateji hala geçerli mi? Birçok şeyde olduğu gibi strateji konusu da bugünün dünyasına ayak uydurabilmek için kabuk değiştiriyor. Stratejinin tanımı da değişim geçiriyor. Gelecek hedeflerini tutturmak için yapılan bir eylemler planından, seçimler yaparak ilerlemeye dönük tutarlı ve gerekçeli bir mantığa doğru evriliyor. Strateji özünde bir vizyonu gerçekleştirmek için odaklanma işi. Durumla ilgili kritik faktörleri ortaya çıkarıp, bunlarla başa çıkabilme ve engelleri aşabilmenin yollarını tasarlamayı içeriyor.
STRATEJİK PLANLAMANIN ÖLÜMÜ
Strateji konusunda dünyada öne çıkan iki isim Amerika’lı Michael Porter ve Kanada’lı Henry Mintzberg. Bunlardan Porter, önceden tasarlanmış strateji yaklaşımının teorisyenlerinden. Porter’ın Beş Güç Analizi, sektör-içi rekabet, yeni girenlerden gelen tehdit, ikame ürünlerden gelen tehdit, tedarikçilerin pazarlık gücü, ve alıcıların pazarlık gücü irdelenerek bir iş stratejisine varmaya çalışmak için bir çerçeve. Sorun şu ki, yılda bir kere bir haftasonu bir otele çekilerek yapılan bu çalışmalar bugünün değişken dünyasında daha mürekkebi kurumadan demode oluyor. Dahası bu tip “stratejik planlama” yaklaşımı belli ölçüde geçmişe bakarak geleceğin tahmin edilebildiği varsayımına da dayanıyor. Ancak bugün bunun geçerli bir varsayım olmadığını yaşadığımız kötü örneklerle biliyoruz. Geçmişin göreceli olarak dengede giden iş ortamı artık yok. Bu nedenden artık stratejik planlama kavramı da anlamını yitirmiş durumda. Strateji yaklaşımını bugüne uygun olacak şekilde yeniden icat etmek gerekli. Bu noktada Henry Mintzberg’in “Ortaya Çıkan Strateji” yaklaşımı oldukça kullanışlı bir kavram. Adından da anlaşılacağı gibi ortaya çıkan strateji gelişmelerle şekillenen, esnek, dinamik bir model. Amaçlar, değişen bir gerçeklikle çatıştıkça ve yeni duruma uyum sağladıkça strateji de zaman içerisinde ortaya çıkıyor. Şirketin uygulamada neyin işe yaradığını öğrenmesi ile ilgili bir durum bu. Statik planlardan ayrılan, gelişmelerle adapte olabilen bir stratejiden bahsediyoruz. Yapılan araştırmalar büyük şirketlerin yaklaşık %65’inin stratejilerini uygulamakta zorlandıklarını gösteriyor. Bu şirketlerin esnek, ve dinamik bir stratejik yaklaşımda olmadıklarına şüphe yok. Aksi durumda değişen şartlar bir ayak bağı olmaz idi. Aslında bugünün analiz ve öngörü yetenekleri dinamik bir stratejiyi kolaylaştırıyor.
Ortaya çıkan strateji neden planlanmış stratejinin önüne geçti? Çünkü ne kadar denesek de iş kararlarını etkileyen değişkenleri kontrol edemiyoruz. Yalnızca son birkaç yılda Türkiye’de ve dünyada olan olaylara bakmak stratejik esnekliğin neden gerekli olduğunu anlamaya yeter. Öte yandan eskiden net bir şekilde bir veya ilgili birkaç sektörde yer alan şirketler söz konusu iken bugün özellikle inovatif şirketlerin ne iş yaptığı da belirsiz bir hale geldi. Google hangi sektörde diye bir soru sorulsa ne diyeceğiz? Bunun sektörel bir analiz yapmayı zorlaştırdığı da bir gerçek. Bazı alanlarda iyi bir fikri olan insanların bu fikirlerini eyleme dönüştürmesi de eskisinden çok daha kolay. “Maker” hareketi ile heyecan bulan ve giderek gelişen 3D-Baskı teknolojisinin bildiğimiz üretim işini yeniden tanımlayamayacağını kim söyleyebilir?
DİNAMİK STRATEJİNİN ÖNEMİ
İnovasyon ile strateji birbirine ayrılmaz bir şekilde bağlı şeyler. İnovasyon bir yandan şirket stratejisini hayata geçirmenin aracı, bir yandan da stratejinin şekillendiricisi. Google, Apple,veya W.L.Gore gibi ana işinin ne olduğu belli olmayan şirketler çok başarılılar. Bunun nedeni bu şirketlerin dinamik ve sürekli adapte olabilen bir stratejiyi izlemeleri. Örneğin Apple bundan yıllar önce mp3 çalar, dijital fotoğraf makinesi, dijital video, cep telefonu, dijital planlayıcı gibi birbirinden bağımsız gelişen cihazların müşterilerin hayatını zorlaştırdığını görmüştü. Uyumluluk sorunları ve sürücü problemleri müşterileri çileden çıkarır bir noktada iken önce Mac bilgisayarlarını bir dijital bağlanma noktası haline getirerek, daha sonra bütün bu ihtiyaçları iPhone gibi iyi tasarlanmış bir cihazda çözerek stratejik esnekliğini gösterdi. Apple ayrıca şirket adından “Bilgisayar” lafını düşürerek oyun alanını medya, iletişim, eğlence gibi birçok alanı kapsayacak şekilde genişletti. Benzer şekilde Google’a bir arama motoru şirketi olarak bakanların “Otonom Araç” işine neden girdiğini anlaması mümkün değil. Öte yandan yeterince hızlı adapte olamayan Yahoo bugün satılma noktasına geldi.
İnovatif şirketlerde strateji yalnızca tepeden aşağı değil, inovasyon çalışmalarının ortaya çıkardığı olasılıklar ile şirketin her tarafından gelen katkılarla oluşuyor. İnovasyon, stratejinin eşzamanlı olarak oluşması ve uygulanmasını destekliyor.
Ali Özgenç