Son yılların çarpıcı gündem maddeleri arasında yer alan Endüstri 4.0 kavramı, dokunduğu her alan üzerinde kalıcı bir etki bırakmayı başarıyor. Sanayi ekseninde gerçekleşen tüm yenilik ve devrimlerde olduğu gibi bu noktada da aslan payını eğitim alıyor. Endüstri 4.0, ilkokul seviyesine kadar inen yazılım derslerinden, üniversite bünyelerinde yer almaya başlayan kuluçka merkezlerine kadar geniş bir yelpazede etkisini hissettiriyor.
1970’lerden itibaren değişen dünya
Endüstrinin günümüze kadar olan organik gelişimine bakıldığında varılan noktanın çok da şaşırtıcı olmadığını görmek mümkün. 1700’lerin başından itibaren başlayan endüstriyel devrimle beraber köyden kente gerçekleşen göç akımı, daha geniş kitlelerin eğitim ihtiyacını ortaya çıkardı. Zaman içerisinde oluşmaya başlayan orta ve kısmen alt sınıfın eğitim ihtiyacını karşılayabilmek için kitleselleşen üniversiteler, gelişen sanayi ve teknolojiyle birlikte piyasanın “eleman” ihtiyacını da karşılayacak nitelikte öğrenci (bir diğer şekilde çalışan) yetiştirmeye devam ettiler.
İkinci Dünya Savaşı sonrası üretimde bilgisayar ve otomasyon teknolojileri kullanılmaya başlansa da fiyatların son derece pahalı olması teknolojilerin tabana yayılmasının önüne set çekti. 70’lere gelmemizle beraber ABD’de bilgisayar ve parça fiyatlarının alım gücü seviyesine inmesiyle birlikte başladığı kabul edilen Üçüncü Endüstri Devrimi, dünyayı hiç olmadığı kadar büyük bir hızla değiştirmeye başladı. Yaşanan endüstriyel ve teknolojik gelişimler 70’li yıllardan itibaren ilk etapta bilimsel çalışmalarda kullanılırken, ilerleyen süreçte Ar-GE çalışmalarının vücut bulmaya başladığı bir döneme girildi. Endüstri devriminin doğasına uygun olarak yaşanan bu etkileşim, insan yaşamını kolaylaştırma doğrultusunda hareket etti.
Üçüncü ve Dördüncü Endüstri Devrimleri’nde elde edilen bilgi birikimin ilk etapta bilimsel çalışmalarda kullanılması üniversitelerin öğrenci profili ve kültürü üzerinde de önemli değişimlerin yolunu açtı. 80’lerden itibaren eğitimde daha fazla bilgisayar ve iletişim teknolojileri kullanılırken, elde edilen teknolojileri bir adım öteye taşıyabilecek fikir ve yaratıcılık gibi kavramlar üniversitelerin temel amacı haline geldi.
2011’de Hannover’de başladığı kabul edilen “Endüstri 4.0” ile eğitimde bildiğimiz tüm doğru ve metotları yeniden gözden geçirilmeye başlandı. Dört yıllık bir üniversiteye başlayan öğrencilerin ilk yıllarında öğrendiği bilgiler, teknoloji ve endüstride yaşanan gelişmelerle beraber geçerliliğini hızla yitirirken, endüstrinin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim modeli geliştiren üniversiteler, eğitimde Ar-Ge çalışmalarını merkeze alan bir yöntemi öne çıkarmaya başladılar. Bu sayede gelişen teknoloji ve üretim modellerini zorlanmadan takip eden öğrenci ve hatta eğitmenler, endüstri özelinde fark yaratan çalışmalara imza attılar.
Eğitim 4.0 ve Kuluçka Merkezleri
Hayat boyu öğrenim süreci olarak da adlandırabileceğimiz “Eğitim 4.0” dönemi, iletişim ve bilgi teknolojilerinin sunduğu imkanlardan yararlanılarak sahip olunan bilgiyi tamamen güncel tutmayı amaçlıyor. Bir yandan da elde edilen bilgiyi tam manasıyla “somut” sonuçlara dönüştürmeyi hedefliyor. Bu noktada üniversitelerde sürekli güncellenen “dinamik” müfredat ve açılan kuluçka merkezleri hedeflenen amaç için sarf edilen çabayı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Burada kuluçka merkezlerine ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Girişimlerin başlangıç aşamasında karşımıza çıkan “kırılganlık”, fikirlerin hayata geçmeden yok olmasına neden olurken, kuluçka merkezleriyle beraber bu sorun ortadan kalkmış gibi görünüyor. Girişimlerin hayatta kalabilmesi ve gelişimi yönünden büyük öneme sahip olan kuluçka merkezleri, girişimciler için yol gösterici niteliği taşıyor.
UBI Global’in geçtiğimiz yıl verilerini kapsayan değerlendirmesi, dünya genelindeki kuluçka merkezlerinin yarattığı iş hacmi ve gücünü doğrular nitelikte. Alınan başvuru sayısı, başarılı girişimler, yaratılan istihdam, mentor sayısı gibi kriterlerin baz alındığı değerlendirmede,2017 yılı boyunca kuluçka merkezler vasıtasıyla 3.2 milyar dolarlık satış geliri elde edildiği belirtiliyor. Raporda, elde edilen gelire karşılık, destek verilen projelere 4.7 milyar dolar yatırım yapıldığı bilgisi de yer alıyor.
Raporda, kuluçka merkezlerinde ağırlık olarak nesnelerin interneti ve büyük veri teknolojilerinden yararlanılırken, yıl boyu 70 bini aşkın istihdam yaratıldığı ifade ediliyor. Başta Güney Amerika olmak üzere Avrupa ve Kuzey Amerika’daki kuluçka girişimcilik faaliyetleri dünyanın kalan bölümüne göre oldukça ileride. Ülke bazlı bakacak olursak dünyada kuluçka merkezi bazında Brezilya, Meksika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Kolombiya’nın öne çıktığını görüyoruz.
Raporda, kuluçka merkezlerinde ağırlık olarak nesnelerin interneti ve büyük veri teknolojilerinden yararlanılırken, yıl boyu 70 bini aşkın istihdam yaratıldığı ifade ediliyor. Başta Güney Amerika olmak üzere Avrupa ve Kuzey Amerika’daki kuluçka girişimcilik faaliyetleri dünyanın kalan bölümüne göre oldukça ileride. Ülke bazlı bakacak olursak dünyada kuluçka merkezi bazında Brezilya, Meksika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Kolombiya’nın öne çıktığını görüyoruz.
Girişim sürecine fiziksel ofis ortamından, mentörlük hizmetlerine kadar geniş bir yelpazede rehberlik hizmeti sunan kuluçka merkezleri, bünyesinde birden çok girişim barındırmasıyla da girişimcilerin birbirleriyle etkileşim kurmasına olanak sağlamayı sürdürüyor. Bu sayede ilerleyen süreçte de Eğitim 4.0 kavramının ilkesi olan “hayat boyu öğrenim” çok daha rahat bir şekilde gerçekleşecektir.